“Anadolu’da ahilik teşkilatının temelini oluşturan fütüvvet hareketinin başlangıcı, Halife Nasır’ın sultanlar yanında girişimlerine bağlamaktadır. Türkiye ahi teşkilatının kurucusu Evren (Evran), 13.yüzyıl başlarında Bağdad’tan Anadolu’ya gelen bir grup ulema ve sufiler arasında idi. Bu alimler, fütüvvet erbabının dostu I.Alaeddin Keykubat‘ın (1221-1237) himayesi altında idiler. Oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından zehirlenen Alaeddin’den sonra Nasirüddin hapse atıldı. Şehirde en kalabalık işçi grubu debbağların şeyhi olan Nasirüddin’in Babailerle ve Türkmenlerle yakınlığı vardı. Ahi Evren, tasavvuf ve felsefe üzerinde eserleri olan bir alimdir. Asıl adı Hoylu Şeyh Nasirüddin Mahmud‘dur. Hocası ve kayınpederi fütüvvet akımının büyük şeyhi ünlü sufi Evhadü’d-din Kirmani‘dir. Kirmani’nin Anadolu’da birçok şehirde halifeleri ve zaviyeleri vardı.
Moğollarla işbirliği yapan ve Fars kültürüne tutkun Selçuklu seçgin sınıfına hitap eden Celaleddin Rumi ile Ahi Evren arasında düşmanlık vardı.Bu düşmanlık Mevlana’nın şeyhi Şemsi-i Tebrizi’ nin katliyle (1247) ilişkilidir. Nasirüddin’in ahileri, Moğollarla mücadeleye giren II.İzzeddin Keykavus’u destekliyorlardı, Keykavus 1254’te Kırşehir’e gitti. Moğol kuvvetleri onu yenilgiye uğrattılar(Sultan Hanı Savaşı,1256).Anadolu’da isyanı bastırmaya çalışan Moğolların soykırımından Nasırüddin de kurtulamadı. Onun, Kırşehir emirliğine atanan Mevlevi Cacaoğlu Nureddin Bey’in şehirde yaptığı katliamda hayatını kaybettiği (1261) anlaşılmaktadır. Tokat, Sivas, Kayseri gibi büyük şehirlerde, Moğollar, karşı çıkan esnafı, bunlar arasında savaşçı kalabalık debbağ esnafını katlettiler. Ahilere ait zaviyeler, Mevlevilere verildi. Bunun üzerine ahiler uzak uc bölgelerine, Türkmenler arasına göç ettiler.
Osman Gazi’nin şeyhi Ede Bali’nin, Kırşehri’ nden (bugün Kırşehir) uca göçenler arasında bulunduğu ileri sürülmüştür. Keza, Orhan Gazi ile Bursa kuşatmasında hazır bulunan Abdal Musa da ahilerle beraber uca göçen dervişlerdendir.
Debbağların piri sayılan Ahi Evren 32 çeşit esnafın piri sayılır.Gerçekten de dericilik, Anadolu Türk sanatlarının en önemlisi sayılır. Eskinin geleneksel yaşamında ev eşyası,hayvan takımları vb. deriden yapılırdı. ”
Halil İnalcık- Devlet-i ‘Aliyye- Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar-I
(Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları- Cilt 1- Sy.36-37)