Halide Edip Adıvar |Türk’ün Ateşle İmtihanı’ndan

 

O gün Miralay Kenan ile Yakup Kadri benimle beraber gelmişlerdi. Onlar da taş yığınları üzerinde oturdular. Başı kirli bir mendille sarılı ihtiyar, buruşuk yüzlü bir kadın, dişsiz ağzı açıkta, siyah gözleri ile ölüm azabı içinde, birer pençe gibi uzanan elleri ile omzumdan yakalamış bağırıyordu:

“Kocamı, benim Üzeyir’imi burada diri diri yaktılar !”

Köylüler, başları önlerinde, susuyorlardı. Sadece bir ihtiyar adam bu sahneyi merakla ve başını sallayarak seyrediyordu. Ben, meseleyi bu ihtiyardan dinlemek istedim. Kadının pençesinden güç bela omzumu kurtararak:

“İnsanları burada diri diri yaktılar mı ?” diye sordum.

Sakin bir sesle:

“Öyle galiba.” dedi.

Anlaşıldığına göre, Duatepe taarruzu başlamadan önce, Yunanlılar köylüleri götürmüş, angaryaya koymuşlar. Giden adamlar hiç geri dönmemiş. Umumi Yunan çekilmesinde, erkekler döndükleri zaman, kadınları evlerinin külleri üzerinde bulmuşlar. Çocukların bazıları ölmüş, kadınların maruz oldukları muameleye gelince, ondan hiç bahsetmiyolardı. Yerde dört çukurun içinde küller, küllerin arasında yanmış kemikler ve parça parça asker esvapları, bazen de üzerinde Türkçe yazılar bulunan yanmış kağıt parçaları buluyorduk. İşte, Üzeyir’in karısı, kocasının burada yakılmış olduğunu söylüyordu.

Halide Edip Adıvar-Türk’ün Ateşle İmtihanı’ndan

(Türk Dil Kurumu Yayınları-s.53)

Önceki İçerikReşad Ekrem Koçu | Esircibaşı (Peştamal Kuşanma)
Sonraki İçerikAhmet Haşim | Frankfurt Seyehatnamesi’nden 

Yanıtla:

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen adınızı yazınız