Fenerin ışığı bir an kadının yüzünde durup geçti. Bu bir an içinde erkek, kadının saklamayı başaramadığı yüzünde, iyice derinleşmiş birkaç çizginin, yılları top top ve acımasız bir hoyratlıkla bir araya getirdiğini, o bir zamanların pırıl pırıl yüzünü dilediğince parçaladığını gördü. Fakat gözleri değişmemişti. Yıllar nedense bu her zaman çocuk ve yıllarca önce de her şeye hayran ve güzel bakan gözleri gölgelememişti. Kadın, yüzünde kuşkusuz yüzünde çizgi çizgi toplanan yılların farkında idi. Belki de yirmi yıl sonra, bunun için bu saati, bu karanlığı, denizin kaskatı bir karanlıkta uçurumlaştığı bu yeri seçmişti. Deniz fenerinin arada bir, kadının yüzünü yalayıp geçmesi ve sonra ta ötelerde uçurumlaşan denizi ışık seli ile yıkaması olmasa, erkek kadını göremeyecekti.
Deniz Feneri- Mustafa Necati Sepetçioğlu