” İstanbul’da 14 Eylül 1509 tarihinde, Osmanlı tarihinin kaydettiği en büyük deprem oldu. Bu depreme “kıyamet-i suğra” (küçük kıyamet) denildi. Depremde yüz dokuz cami, bin yetmiş ev, kara tarafındaki bütün surlar, deniz tarafındakilerin de çoğu, Yedikule, Saray duvarları denizden Bahçekapısı’na kadar yerle bir oldu.
Sadece Vezir Mustafa Paşa’nın konağında; atları ile birlikte üç yüz süvari hayatlarını kaybetti. Bu deprem kırk beş gün İstanbul’u, Rumeli ve Anadolu eyaletlerini süreli bir heyecan içinde yaşattı. Çorum halkının üçte ikisi, şehirlerde yarılıp açılan toprak içinde yok oldular. Gelibolu istikamları da yıkıldı.
Deprem olayları geçtikten sonra Bayezid İstanbul duvarlarının derhal onarılmasını görüşmek üzere bir “at divanı” topladı (atı dizgininden tutarak ve bir ayağını üzengiye koyarak binmeye hazır durumda düzenlenen toplantı). Padişah, vezirlerine şu paylama ile söze başladı.
‘ O kadar haksızlık, o kadar zulüm ettiniz ki, mazlumların ahları göklere kadar çıkarak şehir ve memleket üstüne Allah’ın gazabını davet etti. ‘
(Devamını okumak için sonraki sayfaya geçebilirsiniz.)