“..Tam o sırada Muhsin Çelebi de arkasında yirmi otuz kadar meşaleci oğlanla gelmiş, evvela Mehmed Paşa ile İzzet Ali Paşa’nın eteklerini öpmüş, sonra Seyyid Vehbi ile Ebubekir Çavuş ve arkadaşlarını selamlamıştı:
– ‘ Vallahi sevincimden ben ölürüm sultanım.Sahibi-i devlet* efendimiz bu hakir kölesini ihya etmiştir. Vallah ve billah bu Esircibaşı Yalısı sahib-i devlet efendimizindir. Kime dilerse ihsan eder. ‘
+ ‘ Bre Muhsin Çelebi, bu yalı senin babanın malıdır. Otur sağlıkla ve sahib-i devlet efendimize duadan kalma.’
– ‘ Benim sultanım efendim. Sahib-i devlet efendimizin ayağı uğruna,vallah,yarınki gün on köle azat ederim. ‘
+ ‘ Benim canım Esircibaşı Muhsin Çelebi. Benim şahbaz yiğidim. Bre, sahib-i devlet efendimiz senin sadakatini bilir. Bre yiğit,tiz durma. Sahib-i devlet efendimiz buraya sine ve topuk seyrine gelmiştir.Bre Muhsin Çelebi, Fıstıklı Sofa’da sofra kurulsun. ‘
– ‘ Sahib- i devlet efendimiz bu hakir bendesini lütf ile ezer, öldürür. Benim Mehmed Paşa efendim. Fıstıklı Sofa, efendimizin ayağına hasret çeker, hazır durur. ‘ “
Reşad Ekrem Koçu-Esircibaşı
(Doğan Kitap Yayınları-Sy.15)
* Yazar, Nevşehirli Damat İbrahim Paşayı kastediyor.