” Artık her şeyi anlamıştı. Denizlerin dibi âlemi bitmişti. Ne akıntılara yassı vücudunu bırakmak, ne karanlık sulara, koyu yeşil yosunlara gömülmk… Ne sabahları birden bire, yukarılardan derinlere inen, serin aydınlıkta uyanıvermek, günün yeşil ile mavi oyunları içinde kuyruk oynatmak, habbeler çıkarmak, yüze doğru fırlamak… Ne yosunlara, canlı yosunlara yatmak, ne akıntılarda aletlerini yakamozlara takarak yıkanmak, yıkanmak vardı. Her şey bitmişti.
Dülger balığının ölüm hâli uzun sürüyor. Sanki şu hava dediğimiz gaz suya alışmaya çalışmaktadır. Hani biraz dişini sıksa alışması bile mümkündür gibime geldi.
Bu iki saat süren ölüm hâlini, dört saate, dört saati sekiz saate, sekiz yirmi dörde çıkardık mıydı; dülger balığını aramzıda bir işle uğraşırken görüvereceğiz sanıyorum. ”
Sait Faik Abasıyanık – Dülger Balığının Ölümü
(Türk Dil Kurumu Yayınları)
Not:Yukarıda okuduklarınız hikâyenin tamamı değildir.