“Alınan bütün tedbirlere karşın tımarlardan seferlere gidenler çok az oluyordu.Bunların cezalandırılacağı yönündeki tehditler de bir işe yaramıyordu.
Eylül 1763′ te yazılan bir fermanda,Ankara’daki tımar sahipleri ferman gereğince Bosna yöresine gitmişler ve düşmanla çarpışmışlar ve bu arada da da tımarlarına müdahale olunmaması gerektiği halde Alaybeyi Halil, damadı Kuyrukçuoğlu Ahmed,oğlu Mustafa ile anlaşıp, Ahmed adlı şahsı harçlıkbaşı tayin ile tımarları boş ve bozulmuş gösterip,kendi üzerlerine geçirmişlerdi.Bu durumda tımar sahipleri kendilerini dava etmişlerdi.Duruşmada,bundan böyle Halil’in alaybeyi olmaması tenbih olunmuş ise de, Halil mali kuvveti sayesinde gene alaybeyi olmuştu.
Görüldüğü üzere, seferlere gidenlerin tımarlarına özen gösterilmemekte,yağmalar önlenememektedir.Mahkeme kararına göre, alaybeyi olan bu şahıs görevden uzaklaştırıldığı halde bir yolunu bulup gene alaybeyi olabilmektedir.Demek oluyor ki, mali kuvvete sahip olanlar çeşitli görevleri bu yol ile ele geçirebilmektedir. ”