” Trabzon seferinden döner dönmez, Eflak voyvodası Vlad ile savaşa tutuşmak gerekliliği doğmuştur.* Bu voyvoda, hem maharetli , hem de zalimdi. Macaristan, Eflak, Türkiye onu üç değişik adla tanırlar. Vlad’ı, Macarlar Drakul (Şeytan), Ulahlar Çepelpuç (cellad), Türkler de Kazıklı Voyvoda diye tanırlar. Bunun deli vahşiliği hakkında bir fikir edinilmek üzere birkaç olayını buraya almak yeter görülecektir.
En büyük şenlikleri, birçok admaları birden işkenceye koymak idi. Macaristan ve Transilvanya’dan dil öğrenmek için gönderilmiş dört yüz delikanlıyı ateşte yakmıştır. Altıyüz Bohemya tüccarını pazar yerinde kazığa vurdurmuştur.
Bu kana susamış adam , Eflak hükümetine Fatih Sultan Mehmed’in yardımı ile kavuşabilmişti.
Sultan Mehmed, ilk önce Vidin valisi olan Hamza Paşa‘yı Yunus Beyle beraber Vlad’ın sarayına gönderdi. Bu iki komutan voyvodayı bir görüşme için çağırdılar. Amaçları onu bir hile ile ellerine geçirmekti. Drakul ise niyetlerini sezdiğinden onları maiyetleri ile birlikte yakalayarak ellerini ve ayaklarını kesmiş, sonra da hepsini kazığa vurdurmuştur. Fakat canavar, hayvanlığının bir belirtisi olarak, Paşa’ya daha üstün bir mevki vermiş, onu ötekilerden daha yüksek bir kazığa vurdurmuştur.
Fatih derhal derhal yaklaşık olarak iki yüz elli bin kişilik ordu ile Vlad’ın üzerine yürümek istedi.Padişah, bizzat yapılan hakaretin dersini vermek istediğinden yirmi beş kadırga ve başkaca yüz elli gemi le Karadeniz’i geçerek Vidin’e kadar Tuna’dan yukarı çıktı.
(Devamını okumak için sonraki sayfaya geçebilirsiniz)