1517 Eylül’ünün ilk günlerinde, Yavuz Sultan Selim Suriye’ye dönme teşebbüslerine başladı.
Katiye çölünü geçtikten sonra Yavuz Sultan Selim, yanında giden Vezir-i Azam Yunus Paşa‘ya dönerek: ” İşte Mısır arkamızda kaldı, yarın Gazze’de bulunacağız.” dedi. Yunus Paşa kendi arzusu dışında girişilmiş olan bu sefer hakkındaki gizli görüşünün bu münasebetle ortaya koymaktan kendini alamayarak şu anlamda bir cevap verdi:
“Bu kadar zahmetler, bu kadar yorgunluklar, ordudan yarısının savaşlarda ve kum çöllerinde telef olmasından ve Mısır’ın hainlerin idaresine geçmesinden başka ne faide verdi ?”
Yunus Paşa’nın ihtiyatsız sözleri, onun idam kararına sebep olmuştur. Yavuz, yanında konuşmakta olan vezir-i azam’ın hemencecik başını kestirdi. Bu idam Suriye ile Mısır hudutlarında Sultan Klavun’un oğlu Sultan Halil’in yolcular için yaptırmış olduğu kervansaray yakınında vuku bulmuştur (22 Eylül 1517).
Vezir-i azamlığın silsileye göre ikinci vezir Zeynel Paşa’ya verilmesi gerekir idiyse de Yavuz bunu Çaldıran Savaşı‘ndan bir gün önce beyan ettiği cenkçi ve yerinde görüşü ile teveccühünü kazanmış olup da İstanbul Kaymakamlığı’nda bulunan Piri Paşa‘ya verme kararını aldı.
J.Von Hammer-Osmanlı İmparatorluğu Tarihi
(İlgi Kültür Sanat Yayınları-Cilt 1-Sy.517)
Ek olarak: Sultan Selim ile Piri Paşa arasından geçen bir konuşmaya bu sayfadan ulaşabilirsiniz.